Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muğla’da Sivil Toplum ve Muhtarlar Buluşması’na katıldı.
Başkan burada katılımcılara seslenirken, 6’lı masada süregelen yetki dağılımı ve aday çekişmelerine değindi.
“Cumhurbaşkanını bir grup başkanın komutanı yapmaya çalışıyorlar”
Erdoğan şunları söyledi:
Orta aday hazır dediler, sonra erken seçim olursa açıklayacağız dediler, her şeyi söylediler ama adaylarının adını söyleyemediler. Başkanı bir küme genel liderinin komutanı yapmaya çalışıyorlar.
“Seçimi kazanan muhtara mahalleyi başkasına emanet etmek”
Ancak vaad olarak kriz senaryolarıyla halka gelmek, kafası karışık kulübümüzün kaldırabileceği bir yetersizliktir. Bu muhtarların, seçimi sen kazanırsın mahalleyi diğeri yönetir demekten başka bir şey söylemekten farkı yok. Böyle bir teklifte bulunabilmeleri için ya ülkeleri için bir niyetleri olmalı ya da hırslarının önüne geçmelidirler.
Nefesleri ne kadar yeter bilemiyoruz ama 4-5 ay sonra yapılacak seçimlerde bu kaptırma politikası tamamen ortadan kalkacak. Prestiji 5 doları bulan bu adaylardan hiçbirinin hayır gelmeyeceğini çok iyi biliyoruz.”
Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
“Şehirlerimizi ve insanlarımızı seçimden seçime hazırlayan biz değiliz, olmayacağız. Her hafta sonu bir ilin konuğu olmaya, halkımızla yüz yüze sohbet etmeye ayrı bir önem veriyoruz. on binlerce kilometre ötedeki akaryakıt istasyonlarında konuşuyor, ülkemizi adım adım dolaşıyoruz.
Son 20 yılda olduğu gibi aşkla çalışıyor, vatan toprağını ilmek ilmek dokuyoruz. Allah ömür verdiği ve milletimize hakimiyet verdiği sürece tüm şehirlerimize hizmet etmeye devam edeceğiz.
Muhtarlarımız ve oda başkanlarımız demokrasimizin yereldeki en değerli temsilcileridir. Sorumluluk duygusunun ne kadar ağır bir yük olduğunu bu kardeşlerimiz çok iyi biliyorlar.
Bu görevlerden siyasete bismillah demek; İlçesine, iline ve Türkiye’ye hizmet etmiş birçok isim var. Emaneti boşa çıkarmayan, sorumluluklarını yerine getiren her bir kardeşimizin önünde kapılar sonuna kadar açıktır. Vatanına ve milletine hizmet edenlerin aşamayacakları hiçbir engel yoktur.
“Muhtar bile olamaz” manşetlerinin atıldığı günlerden…
Cumhurbaşkanlığına geldik, ‘Muhtar bile olamaz’ manşetlerinin atıldığı günlerden sağ olsunlar. Aslında bu başlığı yazanlar muhtar kardeşlerime hakaret ediyorlardı. Yani muhtarlık övülecek bir makam değildir ve olamazsınız. Rabbim öyle bir makam nasip etti ki milletinin lütfuyla Cumhurbaşkanlığı makamına geldik.
Ülkemiz tarihinin en büyük yatırımlarını, en kapsamlı demokrasi reformlarını hayata geçirme fırsatı bulduk. Her alanda Muğla ve diğer 80 ilimizi 20 yıl öncesi ile kıyaslanamayacak seviyeye getirdik. Halkı ve halk tarafından seçileni gören eski Türk zihniyetine son vererek, artık halk seçimlerinin yüksek itibarla yapıldığı sürece geçtik.
“Muhtarımızla 52 görüşme yaptık”
Esnaf ve sanatkarlarımızın temsilcileri ile her zaman yakın işbirliği içinde çalıştık. Aynı zamanda esnaf olan Cumhurbaşkanı olarak ülkemize hizmet için gayret etmeye devam edeceğiz.
“Türkiye yeniden batağa saplanıyor”
Devletimizin asli görevi olan vatandaşa hizmet görevini yerine getirebilmesinin sırrı istikrar ve inançtır. Yatırımlar hızlandı, ekonomimiz büyüdü, demokrasimiz güçlendi, ülkemizin prestiji arttı. Türkiye iç siyasette istikrar yakalarken, yurt dışında da etkili sonuçlar elde etti.
Terör örgütlerini ezip geçebilmemizin, Ege’de haklarımızı savunabilmemizin, yurt dışında halkımızın haklarını koruyabilmemizin ve bugün elde ettiğimiz tüm başarıların sebebi güçlü bir yürütmenin varlığıdır.
Önce Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini sağlayarak, ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçerek bu başarımızı pekiştirdik. Milletimize çok bedel ödettik, yürütmedeki iki başlılık sorununu çözdük. Başta koronavirüs salgını olmak üzere karşı karşıya kaldığımız krizlerde bu reformun ne kadar iyi olduğunu gördük.
Gezi olaylarından 15 Temmuz’a kadar Türkiye’yi kaosa sürüklemeye yönelik her adımın nedeni budur. Siyasi istikrarın alternatifi çok seslilik değil, çatışma ve kargaşadır. Ülkemizde güven ve istikrarın teminatı olan kazanımların kaybedilmesi, Türkiye’nin yeniden bataklığa saplanması demektir.
